5 Haziran 2010 Cumartesi

6 Yılın Sonuna Yaklaşırken

      Büyük ihtimalle üniversite hayatımın son final döneminin tam ortasında yeniden merhaba. Aslında bu yazıyı dün yazacaktım ama yorgun olduğum için canım istemedi. Çünkü dün benim okul hayatımın bitmek üzere olduğunu işaret eden önemli bir gündü. Tahmin edeceğiniz gibi Kep Giyme Törenimiz vardı.
     
      Ufak tefek kazalarla da olsa tören idare ederdi. Özellikle de bu anı sabırsızlıkla bekleyen annem ve babamın da beni izliyor olması gerçekten güzel oldu. Aslında bizimki gibi bölümlerde kep giyme olayı benim için çok anlamsız gelir. Zaten ailem gelmeseydi katılmayı da düşünmüyordum. Çünkü o kep ve cübbeyi törenle bilim adamı yada bilim adamı adayı gibi önemli görevleri üstlenecek kişilerden başkasının giymesi sadece şaklabanlık gibi bir şey. Bizim bölümüz gibi ülkemizdeki bir çok meslekten birisi için elaman yetiştiren bir bölümün öğrencileri için bu merasim fazlasıyla gereksiz. Özellikle son yıllarda meslek yüksek okullarından ana okullarına kadar inen bu merasim artık tamamen anlamını yitirdi.  


      Tören günü yani dün benim için tam bir aksiyon günü idi. Güne uyuya kalarak başladım. Babamlar memleketten geldiklerinde kampüste olmam gerekirken ben hala yatakta idim. Tabi bu yüzden gömleğimin ütüsü yetişmedi ve yarım yamalak oldu. Son dakikalarda fakülteden kep ve cübbeyi teslim aldım koştum tören yerine. İkinci aksilik temsili diplomayı alırken gelip beni buldu. Diplomayı almak için sahneye çıktığımda diplomamızı vermek için sahneye çağrılan hocayı duyduğumda en son isteyeceğim şeyin olduğunu fark ettim. Evet diplomamı verecek hoca kızıp dersinde tartıştığım, beni disipline vermekle tehdit eden ve son sene okuldan soğumamın en büyük sebebi olan eğitim hocamız davet edilmişti. Veeee günüme en ağır darbe en son gelen oldu tabiki. Tören sonunda yemin ettikten sonra büyük bir heyecanla kepleri fırlattık havaya. Kaynağını henüz anlayamadığım ve ellerinde büyük bir balistik sorun olduğunu düşündüğüm bir arkadaşın kepi havada tepe noktasına kadar ulaştıktan sonra yer çekimin etkisiyle geri aşağı doğru süzülmeye başladı. İnerken atılma anındaki ilk hızına yakın bir hıza ulaştığı sıralarda köşesinin sivri kısmı büyük bir isabet oranı ile tam olarak sağ gözümün altından büyük darbeyi indirdi.  Evet yanlış anlamadınız dünden beri mor gözlü dolaşıyorum:). İşin kötü yanı bu halde bir sürü fotoğraf çekinmek zorunda kaldım :(. Beni ilk defa gören arkadaşlarımın yakınları artık mor gözümden dolayı beni unutmayacakları sanırım.   Mor gözlü fotoğraflarımı facebookda yayınlayan arkadaşlarımı da hiç unutmayacağım bir de utanmadan etiketliyorlar:).

     Diploma töreni vesilesi ile 4 yıllık arkadaşım Kemal'in de ailesi ile tanışma imkanı buldum. Gerçekten bahsettiği gibi çok iyi insanlar. Kaza kader derken 6 yılı geride bıraktık. Şimdi sıra kafamda dolaşacak önemli sorulara geldi. Öğrencilik bitti şimdi ne olacak. 6 Yıldır rüzgarın insafına bıraktığım gemime artık bir rota çizme vakti geldi sanırım. Benim gibi gemisini bir limana bağlayıp orada eskimesini bekleyemeyecek bir insan için bu rota çizme işi oldukça zor olacak sanırım. Kendime bir harita çizinceye kadar açık denizlerde bir kaç fırtına yerim ama hadi hayırlısı.....

29 Mayıs 2010 Cumartesi

WinCE Hazır İmage Yükleme

   Bir kaç günlük aradan sonra yine bloğumun başındayım. Bu gün biraz hep bahsettiğim FriendlyARM kartlara WinCE işletim sistemini yüklemeyi anlatırken bir yandan da PTT idaresine teşekkür ederek(!) bir şeyler karalamaya çalışacağım.

   Geçen yazın sonunda 7" ekranlı kartı ilk elime aldığım zaman çok heyecanlanmıştım. Daha önce hiç böyle bir şeyle uğraşmamıştım. En son bilgisayara bağlayıp sistem kurmaya çalışırken yaktığım Siemens telefonumdan bu yana uzun zaman geçmişti. O heyecanla cihazla beraber gelen DVDyi bilgisayara taktım ve kullanım kılavuzu aramaya başladım. bulmamla heyecanımın yıkılması bir oldu tabi :). Kullanım kılavuzu Çince çıktı çünkü üstelik henüz internet bağlatmamıştım. Geriye tek çare kaldı. Resimler. Neyse ki resimler her dilde aynı görünüyor :). Kullanma kılavuzunda aralarda seçebildiğim ekran görüntülerinden yola çıkarak deneme yanılma ile olayı çözdüm. 

   Kartlara işletim sistemi yüklerken dikkat edilmesi gereken 2 önemli nokta var. Birincisi ekran boyutu. WinCE de ekranı kurulumdan sonra ayarlamak gibi bir imkanınız yok. Zaten kurulumdan sonra ekran yada başka herhangi bir sürücü ekleme imkanınız da yok. İşletim sistemini oluştururken hepsini ve olması gereken ayarları içine gömüyorsunuz ve işletim sistemini bu şekilde bir bütün olarak derliyorsunuz. İşletim sistemi derleme ve derlerken yapılan ince ayarları daha sonra tek tek anlatacağım. Şimdi DVD ile gelen hazır 7" ve 3,5" dokunmatik ekranlar (daha sonradan 5,6" ve 8" ekranlı modellerde çıktı) için oluşturulmuş örnek imajları sisteme kurmaktan bahsedeceğim. İkinci önemli nokta ise flash bellek miktarı. Bunu da daha sonraki günlerde bahsetmek istiyorum yoksa bugünkü yazı çok uzun olacak. 

   Sistemi kurmak için ilk olarak cihazı hem seriport hemde usb kablosundan bilgisayarımıza bağlamamız gerekiyor. Dizüstü bilgisayar kullananlar hemen seriport ne arar la dizi üstünde diyebilirler. Onlarda üzülmesin usb-seriport dönüştürücü var bazarda:) (okuduğunuz vakitte yazıyı yazdığımın üstünden bir kaç yıl geçtiyse bu kısmı dikkate almayabilirsiniz. bazar esprisi bu aralar baya moda:) ) Cihazın üstünde iki tarafında birer tane anahtar bulunuyor. Birisi enerji diğeri ise açılış belleği seçimi için. Hangi taraftakinin ne işe yaradığını anlatmama gerek yok üzerinde yazıyor. Bellek seçim anahtarını NOR konumuna getirip enerji anahtarından cihazı açtığınızda bilgisayarınızda yeni bir aygıt uyarısı gelecek. usb aygıtı olarak sisteme tanıtmanız gerekiyor. sürücü dosyası DVD içinde yada sitede mevcut. SECBULK isimli sürücü bu iş için. 

   Kurulum işi bittiğinde DVD içinden DNW programını çalıştırıyoruz. Eğer sürücüyü düzgün kurduysanız ve cihaz NOR konumunda açıksa program çalıştığında başlık kısmında USB:OK yazısını görürsünüz. OK ifadesi yoksa en başa dönmekte fayda var. Seri port menüsünden connect komutunu da attıktan sonra cihazı yeniden başlatabilirsiniz. Her şey yolundaysa DNW programında gelen menüyü görebilirsiniz. İlk olarak yapmanız gereken şey "x" komutu ile cihazın flash belleğini temizlemek. Bu arada söylemeyi unuttum sanırım flash bellek dediğim bildiğimiz usb bellekler değil tabiki bellek entegresi doğrudan kartın üzerine monte edilmiş ve cihazın sabit diski olarak kullanılıyor. Temizlik işinden sonra cihaza bir ön yükleme(boot) altyapısı yüklemek gerekiyor. bunun için eboot ve nboot adında iki ayrı imaj var. açıkçası aralarındaki farkı henüz bilmiyorum ama ben nboot'u kullanıyorum. Nboot'u sisteme yüklemek için "n" komutunu gönderiyorsunuz. Sizden usb den bir şeyler atmanızı bekliyor. USB PORT menüsünden transmit dediğinizde dosya seçim penceresinde dvdnin içinden nboot programını bulup tamam dediğinizde nboot saniyeler içerisinde yüklenecektir. hemen sonrasında (i) komutunu gönderip ardından da aynı şekilde kullandığınız ekran boyutuna göre NK_A70.nb0 veya NK_N35.nb0 dosyalarından birini gönderdiğinizde ekranda rakamların akmaya başladığını görürsünüz. Hemen korkmayın matriskde falan değilsiniz:). Birazdan biter. Bittiğinde cihazınız kullanıma hazırdır. Tabiiii attığınız WinCE imajı Çince değilse :)).

   Bu arada ben PTT ye teşekkür edecektim anlatırken daldım onu unuttum. Geçen hafta Ebay'dan 2 tane bu cihazlardan satın almıştım. Gönderi numarası ile PTT'nin sitesinden cihazlarım nereye kadar geldi diye her gün bakıyorum. Cihazlar Çin'den İstanbul'a kadar 4 günde geldi ama PTT sağ olsun 3 gün oldu hala İstanbul'dan Konya'ya kadar gelemedi. Türkiye'deki iki ilin arasının Çinden daha uzak bir mesafede olduğunu unutmuşum. Araya hafta sonu da girdiğine göre pazartesiye kadar geleceğini beklemek devletten çok şey istemek olur sanırım. Üstelik eminim ki pazartesi akşama doğru Konya'ya gelir. Ondan bir hafta kadar sonra da Konya merkezden kampüse gelir. Önceden bir kuruluş özelleştirileceği zaman kızardım. Devletin malını satıyorlar diye. Şimdi satmayanlara yada sattırmayanlara kızıyorum. 

25 Mayıs 2010 Salı

Yorgunluk üstüne yazılar

      Yeniden merhaba!

      Şimdi girince fark ettim de dünkü yazıyı uzatmışta uzatmışım. Aslında iyide oldu. Bugün hiç yazı yazacak halim yoktu. Şimdi dün nasıl olsa çok yazmışım deyip bahane edeceğim ve yazıyı kısa kesip hemen yatacağım:). Gecenin bir yarısı 2 saat içinde 10 tane öğretmenlik uygulaması raporu ve 3 tane günlük plan yazmak yeterince yordu. Birde üstüne dalıp kahve içmeyi unutunca artık erken uyumak farz oldu. Zaten yapmayacağım bir mesleğin boş bürokratik işleri olarak gördüğüm için yazdığım her satır sanki bir sayfa gibi geldi.

       Aslında bugünkü yazımda dün bahsettiğim mini2440 bordlara hazır WinCE  imajını yüklemekten bahsetmeyi düşünüyordum ama artık kısmet başka gece yarılarına imiş. Koltuğumda uyuyup kalmadan gidip yatsam iyi olacak. Bu aralar geceler de soğuk uyursan tekrar kalkamam herhalde. rahat ve sınırsız bir uyku çekerim :)

24 Mayıs 2010 Pazartesi

Yeniden Merhaba

      Blog yazmaya yeni başlama heyecanından olacak ikinci gün dayanamadım yine klavyenin başına geçtim. İlk yazımda bahsetmiştim linux sistemler üzerinde çalışmak arzusundayım diye. Bunun için ilk adımı attım ve sabit diskimde kötü günler için sakladığım yaklaşık 30Gb lik bölüme hemen Ubuntu 10,4 kurdum. Hatta şimdi Ubuntu'dan yazıyorum.

      Son güne kalmış yazılacak öğretmenlik uygulaması raporları, hiç işim yokmuş gibi üstlendiğim uzaktan bir tanıdığın yapılmayı bekleyen bitirme projesi, yarına hazır olması gereken hatalarını kontrol etmemi bekleyen bir program ve 6 aydır bitiremediğim en önemli projem; hepsi durmuş gözümün içine içine bakarlarken hepsini bir yana itip buraya bir şeyler karalamak ayrı bir heyecan benim için. Sonum hayır olur inşallah:). 

      Bir yandan laf kalabalığı yaparken bir yandan da ilk yazımda bahsettiğim gömülü sistemler konusunu biraz daha açayım. Böylece bloğumun asıl konusuna da yavaş yavaş geçmiş olurum. 

      Gömülü sistem kabaca tarif etmek gerekirse belirli amaçlar için hazırlanmış minik bilgisayarlardır. işlemciden hafızaya, usb den seri porta kadar ihtiyaç olan bir çok özelliğin genelde tek bir karta sığdırıldığı(bazen 2 yada 3 karta dağınıktır.) bilgisayar sistemleridir. bu konuya en güzel örnek hesap makineleri olur sanırım. ekranı, tuş takımı, işlem birimi ve hafızası ile tek kart üzerinde bir gömülü sistemdir. 

      Benim üzerinde çalıştığım gömülü sistem kartı ise ARM işlemcili bir endüstriyel kart. 400MHZ işlemcili, 64Mb RAM ve 64MB den 1GB a kadar Flash hafızalı genel amaçlı kartlar. Tabi özellikleri bu kadar kısıtlı değil bir çok ayrıntısı var ama buraya tek tek yazmak biraz saçma olur. http://www.friendlyarm.net/products/mini2440 Bu linkten ayrıntılı olarak bakabilirsiniz. Bu ürünün özellikle 3,5" ekranla beraber çok hoş bir görüntüsü var. Burada paylaşacağım her tecrüben farklı bir platform belirtmedikçe bu kart üzerine olacak. İşletim sistemi derlemeden programlamaya, seri port kullanımından GPIO portlarını kullanmaya, Rf modül haberleşmesinden GSM/GPRS haberleşmeye edindiğim her tecrübemi buraya yazacağım.

      Bu kartlarla yaklaşık 7-8 aydır haşır neşir durumdayım. Bu çeşit sistemler yurt dışında özellikle sanayide oldukça popüler durumdalar ama ülkemizde geçmişi pek eski değil. Zaten şu anda bilen de kullanan da oldukça az. Bende bu azlıktan nasibimi fazlasıyla aldım ve almaya da devam ediyorum. Bilenler zaten az bide bunun üstüne ben yapayım ben kazanayım başka kimse kazanmasın mantığına sahip bir millet olduğumuz için bilen insanlarda bilgiyi sır gibi saklıyorlar. Bu duruma düştükçe hep şu meşhur Türklerin cehennemdeki kazan fıkrası aklıma geliyor. İlk duyduğumda küçüktüm ve çok saçma gelmişti. Şimdi aslında fıkra olmadığını görerek öğreniyorum :(. 

      Doğruyu söylemek gerekirse beni blog yazmaya iten en önemli sebepte bu oldu. Ülkemiz gömülü sistemlerin nimetlerinden daha fazla yararlanması için daha çok insanın bu sistemleri öğrenmesi lazım. Bende Abiye Kuzu'nun dediği gibi "iki kişinin bindiği tır değildir" dedim ve burada azda olsa bu konuda öğrendiğim her şeyi yazmaya karar verdim. Neyse bana müsaade beni bekleyen fazlasıyla telaş var. Üstelik arada vakit ayırmam gereken birde uykum var :). Yukarıdaki bağlantıdaki ürünü incelemenizi tavsiye ederim. 

     Herkese iyi geceler....


23 Mayıs 2010 Pazar

Merhaba Dünya!

Neredeyse her programcının ilk öğrendiği bilgisayar programı gibi bende blog hayatıma ilk adımı Merhaba Dünya ile atayım dedim. Malum bizim için manevi değeri olan bir terimdir :).

İlk yazımda kısaca kendimden ve burada ne yapmaya çalıştığımdan bahsetmek istiyorum. Zaten bu yazıyı yazdığım saatte aklıma yazacak fazla bir şey gelmiyor. Şu saatte ya uykudan bahsedebilirim yada kendimden :). Selçuk Üniversitesi Bilgisayar Sistemleri Öğretmenliği okuyorum. Aslında okuyorum cümlesi uzun bir süre geçerli olmayacak çünkü okulumun bitmesine son bir ay kaldı. Bölümüm bilgisayar sistemleri öğretmenliği ama ben bu ismin son kısmını şimdiden gözden çıkarmış durumdayım daha çok ilk iki kısmı ile ilgileniyorum. Yani anlayacağınız öğretmenlik uzak bir kelime benim için.

Aynı zamanda bir arge firmasında yarım zamanlı çalışıyorum. Yarım zamanlı deyimini kullanınca da cuk diye benim üstüme oturdu. Her defasında uyuya kaldığım için işe öğlene doğru ancak gidebiliyorum:) .

Şu anda gömülü sistemler(ARM BOARD) ile çok haşır neşir durumdayım. Bu blog sayfamda da hem can sıkıntısını gidermek hemde belki birilerine az çok faydalı olur düşüncesi ile gömülü sistemler ve programlama ile ilgili edinebildiğim bilgilerimi ve başımdan geçenleri paylaşmayı düşünüyorum.

Şimdilik Wince ve C# ile çalışmalar yapıyorum ama özellikle çalışmak istediğim alan Linux ve Qt ikilisi. Özellikle Gömülü Linux ve Qt ile ilgili edindiğim her tecbüreyi buradan yazmaya çalışacağım.

Neyse lafı fazla uzatmaya gerek yok. Şimdilik uyku moduna geçmem lazım.